Bilimsel Sınıflandırma ve İnsan Genetik Çeşitliliği
İlk bilimsel sınıflandırma, milâttan önce Aristoteles ve Hipokrat tarafından morfolojik, coğrafî ve osteolojik özelliklere bakılarak yapılmışsa da, bugün modern genetik ile DNA analizleri, protein yapısındaki çeşitlilik veyâhûd benzerlik, hücre organelleri gibi sınıflandırma karakterlerini göz önünde bulundurarak da yapmaktayız. Bu makale de, genel sınıflandırma haricî, alfa sınıflandırmadan söz edeceğim. Alfa sınıflandırma (taksonomi diye de geçer) herhângi bir bitki veyâ hayvân cinsinin, türlerini, alt türlerini, çeşitlerini, alt çeşitlerini veyâ ırklarını inceleyen sınıflandırma çeşididir. Tam da, fiziksel antropolojistler için modern insân alt türlerinin sınıflandırılmasına yöneliktir. Târih de genel sınıflandırmayı da, alfa sınıflandırmayı da sistematikleştiren Linneaeus'tur. Dolayısıyla sizlere, fiziksel antropoloji'nin esâslarından bahsetmeden önce, modern insân (homo sapiens) çeşitliliğinden bahsetmek istiyorum. Bu yazıyı okuyanların, fiziksel antropoloji üzerine bilgi sâhibi veyâhûd hiç değilse ön yargısı olduğunu varsayıyorum. Öncelikle, insan çeşitliliği Türkiye de popüler bilimciler tarafından reddedilse de, morfoloji, osteoloji, ekoloji ve moleküler düzey de, (SNP - single nucleotide polymorphism) Homo sapiens'deki farklılıkları görebilmekteyiz. İlk olarak Homo sapiens kavramı, baskısı 1758 yılında yapılmış Carl von Linneaeus'un Doğa'nın Sistematiği (Systema Naturea) adlı eserindeki bilimsel sınıflandırma ile ortaya çıkmıştır. Linneaeus, ikili adlandırma (binomial) ile modern insân harici, hayvân ve bitki türlerini de sınıflandırmıştır. Linneaeus, Homo sapiens'i, üçlü adlandırma (triomial) ile Homo sapiens asiaticus (Asyalı modern insân), Homo sapiens europaeus (Avrupalı modern insân), Homo sapiens africanus (Afrikalı modern insân), Homo sapiens americanus (Amerikalı modern insân) ve Homo sapiens monstrocus olmak üzere 5 alt türe ayırmıştır. Linneaeus'a göre, Homo sapiens alt türlerinin her biri fiziksel (morfoloji-osteoloji) özellikleri ile birlikte, davranışsal özelliklerde de farklılık vardır.
- Homo sapiens asiaticus: Siyah saç, siyah göz, melankolik, başka fikirler tarafından yönetilen,
- Homo sapiens europaeus: Beyaz tenli, uzun saçlı, mavi göz, nazik, yaratıcı, kanûnlar tarafından yönetilen
- Homo sapiens africanus: Negro (siyah) tenli, ipeksi cild, geniş burun delikleri ve dudaklar, kurnaz, acımasız, ihmâlkâr
- Homo sapiens americanus: Kırmızı cild rengi, geniş burun delikleri, inatçı, neşeli, özgür
İnsân alt türleri arası, morfoloji ve osteolojik farkların davranışsal ve kişilik özelliklerini belirtmesi, günümüz bilimi ile çürütülmüş bir hipotez (varsayım) olsa da, modern genetiğe baktığımız zamân, insân genomu üzerinde kişiliği belirten genlerin ve SNP'lerin olduğu unutulmamalıdır. Günümüzde, Homo sapiens'in yaklaşık 200bin ile 195bin yıl önce Doğu Afrika kıtasında Homo heidelbergenensis türünden 370bin yıl önce ayrındığını modern paleantropoloji sâyesinde biliyoruz. Dolayısıyla Homo sapiens alt türlerinin Aden körfezinden Arap yarımadasına, Güney Asyaya ve oradan Güneydoğu Asyaya ve Sibiryaya yaklaşık 70 ile 40bin yıl önce göç ettiğini ve bulunduğu coğrafî koşullara göre, adaptasyon geçirdiğini, alt türlere ayrıldığını gözlemliyoruz. Bu coğrafî adaptasyonların gerçekleşebilmesi için pigmentasyon da 10bin yıl, kemik yapısı içinse en az 35 ile 45bin yıl süre geçmesi kâfiîdir. Linneaeus'un Homo sapiens alt türünün triomial sınıflandırması yetersiz kalmış, Profesör Egon Freiherr von Eickstedt, Gustav Kraitschek ve Fiziksel Antropoloji'nin gelişimine Pierre Paul Broca'dan sonra belki de en büyük katkıları sağlamış Profesör Earnest Hooton tarafından dörtlü ve beşli sınıflandırmalar icât edilmiştir. Alman fiziksel antropolog Profesör Egon Freiherr von Eickstedt, 1934 yılı basımı Rassenkunde und Rassengeschichte der Menschhei adlı eserinde Homo sapiens'i kabaca 16 alt tür de incelemiştir:
- Homo sapiens europaeus - Europid: Finlandiya, Norveç, İsveç, İngiltere, ve Danimarka gibi ülkelerde ve Kuzey Avrupa coğrafyasının tamâmında görülür. Eickstedt'e göre üç çeşit ve alt çeşidi vardır, nordicus (Nordid) dalofaelicus (Dalo Faelid) ve finnus (Fenno Nordid) Homo sapiens pelagius mediterraneus çeşidinin Kuzey Avrupaya 20 ile 10bin önce göç etmesi sonucu Homo sapiens europaeus nordicus çeşidi oluşmuştur. Osteoloji ve pigmentasyon özellikleri: Dolikosefal kafatasına sâhip, (69-73) ectomorph veyâ mesomorph vücûd yapısında, cild rengi beyaz, göz rengi mavidir.
- Homo sapiens slovonicus - Baltid: Kuzeydoğu Avrupa coğrafyasında görülür. Endomorph ya da mesomorph vücûd tipindedir. Kafatası, dolikosefal veyâ mezosefaldir. (70-78) Yeşil ya da mavi göz rengine sâhiptir.
- Homo sapiens pelagius - Proto-Mediterranid: Güneydoğu Akdeniz coğrafyasında 55bin yıl önce oluşmuş bir alt türdür. Eickstedt'e göre 2 çeşidi vardır, Homo sapiens pelagius mediterranensis (Mediterranid) Homo sapiens pelagius eurafricanus (Eurafricanid) Fiziksel özellikleri: esmer veyâ koyu ten rengi, dolikosefal veyâ hiperdolikosefal kafatasına sâhiptir. (65,8-73,3) siyah saç ve kahverengi göz rengi vardır. Ectomorph ya da mesomorph vücûd tipine sâhiptir.
- Homo sapiens arabicus - Orientalid: Ortadoğu coğrafyasında oluşmuş bir alt türdür. Hiperdolikosefal ya da dolikosefal kafatası, (65-74) koyu kahverengi göz, siyah ve kıvırcık saç, mesomorph ya da ectomorph vücûd tipi vardır.
- Homo sapiens indicus - İndid: Güney Asya ve Güneydoğu Asya üzerinde oluşmuş bir alt türdür. Kafatası genellikle mezosefal ve brakisefaldir. Kıvırcık saç şekline, koyu kahverengi göz rengine sâhiptir. Vücûd tipi, ecto-mesomorph veyâ endomorphtur.
- Homo sapiens albinus - Alpinoid: Orta Avrupa, Alp dağlarında morfolojik evrime uğramış, Homo sapiens pelagius mediterranensis ile yakın bir alt türdür. Kafatası hiperbrakisefal ya da brakisefaldir. (79,9-88) elâ göz rengine sâhiptir. Vücûd tipi meso-endomorph veyâ hiper-endomorphtur.
- Homo sapiens dinaricus - Dinarid: Orta Avrupa ve Balkanlarda oluşmuş bir alt türdür. Kafatası hiper brakisefal veyâ brakisefaldir.
- Homo sapiens syriacus - Armenoid: Bu alt tür, ilk olarak 1903 de Gustav Kraitschek tarafından ortaya atılmıştır. Kraitschek ve Eickstedt'e göre, H. s. syriacus alt türünün, Anadolu, Ortadoğu ve Kafkasya varyantları arasında adaptasyon geçirmiştir. Dolayısıyla Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasının alt türüdür. Kafatası hiper brakisefal (84-89) nasal kemik eğik, upper lateral kıkırdak ise çıkıntılıdır. Vücûd tipi ectomorphtur.
- Homo sapiens eurasicus - Turanid: Orta Asya çıkışlı ama Türkiye'nin ege ve karadeniz bölgelerinde görülen bir alt türdür. Kafatası brakisefal (80-87,3) göz rengi siyah ve mongoloid fold vardır. Vücûd tipi ectomorph, mesomorph veyâ endomorphtur.
- Homo sapiens veddalis - Veddid: İç Hindistan da, Güneydoğu Asya da ve Endonezya da görülen alt türdür. Soyu tükenmek üzeredir.
- Homo sapiens hyperboreus - Sibirid: Sibirya da ve Doğu Asya da görülen alt türdür. Mongoloid fold, brakisefal kafatası, kısa boy, el ve tıknaz (endomorph) vücûd yapısına sâhiptir.
- Homo sapiens tatarus - Tungid: Sibirya da görülür. (Şâhsi sınıflandırmama göre, Homo sapiens tatarus alt türü, hyperboreus alt türünün bir çeşidi olarak incelenmelidir. Homo sapiens hyperboreus tatarus olarak sınıflandırmak daha doğrudur. Çünkü, iki alt tür arasındaki genetik, paleoantropoloji ve morfolojik özellikleri, oldukça benzerdir.) Bu alt türün fizikî özellikleri: brakisefal kafatası, mongoloid fold, kısa boy ve endomorph vücûd yapısıdır.
- Homo sapiens sinicus - Sinid: Doğu Asya da görülen alt türdür. Kafatası brakisefaldir, mongoloid fold vardır, vücûd yapısı meso-endomorphtur.
- Homo sapiens americanus - Amerind: Amerika yerlilerinde görülen alt türdür.
- Homo sapiens africanus - Negroid: Afrika yerlilerinden görülen alt türdür.
- Homo sapiens occidentalis - Pasifid: Pasifik Adalarında görülen alt türdür.
Prof. Eickstedt'e göre Homo sapiens türürün alt türlerinin de alt türleri vardır. Eickstedt, Homo sapiens europaeus ile slovonicus alt türlerini ayrı tutmuştur. Fakât morfolojik ve coğrafî açıdan baktiğimizda slovonicus alt türü, europaeus alt türünün bir çeşidi olarak incelenmelidir. Homo sapiens europaeus slovonicus olarak sınıflandırılmalıdır. Ayrıca, Homo sapiens pelagius alt türünün sanıldığı gibi 2 çeşidi yoktur, 8 çeşidi ve alt çeşidi vardır. Eickstedt'ten sonra gelen John Baker, Bertil Lundman, Robert E. Kuttner, Jan Czekanowski, Carleton Steven Coon gibi Fiziksel Antropolojistler coğrafî (ekoloji) osteoloji, morfoloji ve genetik farkları göz önünde bulundurarak yeni sınıflandırma sistemleri geliştirmişlerdir. Kemik ve pigmentasyon yapısına bakarak fenotip (alt tür/çeşit/alt çeşit) ayrımı yapmışlardır. Kafatası kemiği, frontal kemik, sphenoid kemik, nasal kemik ve upper/lower lateral kıkırdak, mandibula (çene) kemiği, zygomatic (elmacık) kemiği, göz, saç ve cild rengi olarak insân osteolojisine yönelik özellikleri sınıflandırma sistemleri içerisinde incelemişlerdir. Her fenotip/alt tür, belirli bir korelasyon içerisindedir. Bu korelasyon kuralının ve mukâyeseli anatominin mucîdi Georges Cuvier'dir. Örneğin, Cuvier'e göre, sivri gagası olan bir kuşta, kesici diş bulunmaz. Dolayısıyla insân fenotipleri arası da korelasyon uyuşmazlığı yoktur. Örneğin, Homo sapiens sinicus borealis, brakisefal kafatasına sâhiptir. Bu alt türde, herhângi bir genetik çeşitlilik olmadığı sürece dolikosefal kafatasına rastlamak mümkün değildir. Türkiye de bâzı biyolog ve antropologların iddiâlarından biri de, insânlar arası fenotip farklılığının belirli bir düzlem de oturmadığı, dolayısıyla ırkların olmadığı iddiâsıdır. Bu iddiânın esâs sebebi, yeterince mukâyeseli anatomi ve osteoloji bilmemelerindendir. Diğer iddiâlardan biri de, ırk sınıflandırmalarının insân zihninde bir kurgu olduğu yönündedir. Aynı biyologlara, hayvân ırklarının tanımını sorarsanız, alacağınız cevâb, "Irk, aynı tür içerisinde yer alan, coğrafî, morfolojik ve genetik farklara sâhip popülasyonlar." olacaktır. Fakât ırk konusu, insâna geldiğinde, bir Doğu Asyalı (homo sapiens sinicus) ile Kuzey Avrupalının (Homo sapiens europaeus) coğrafî, genetik ve morfolojik yönden ayırılması ve sınıflandırılması "ırkçılık" kabûl edilecektir. Fiziksel antropolojistler arasında insân sınıflandırmalarının herhângi bir kolonyalizm veyâ ideolojik amacı yoktur. Elbette, târih de Johann Friedrich Blumenbach, Arthur de Gobineau, Prof. Hans Friedrich Karl Günter, Georges Vacher de Lapouge, Felix von Luschan, Samuel George Morton, gibi fiziksel antropolojistlerin üstün ırk, ırkçılık ve bilimsel ırkçılık gibi kolonyalist ve kültürel amaçları olmuştur. Fakât genel olarak târihteki fiziksel antropolojistlere baktığımız zamân kolonyalist bir etkiye rastlamanız mümkün değildir. Örneğin, Samuel George Morton'a târihi açıdan baktığınız da, ırkçı olduğu âşikârdır, fakât Morton'a bilim insânı olarak bakarsanız, oldukça nesnel olduğunu görürsünüz. Bâzı avam kesimin övgü ile bahsettiği, Stephen Jay Gould, The Mismeasure Man (İnsanın Yanlış Ölçümü) adlı kitâbında, Morton'u kafatası koleksiyonu olduğu için, kafatası ölçümlerini yanlış yaptığı iddiâsında bulunmuşsa da, 2011 yılında PLOS Biology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, Morton'ın, kafatası ölçümlerini yanlış/gelişi-güzel yapmadığı ispâtlanmıştır. Aksine, araştırmacılar İnsanın Yanlış Ölçümü kitâbında belirli sayfalardan atıflar yaparak, Gould'un bilimsel yöntemden saptığını, hümanizm ideolosini benimsediğine dikkât çekmiştir. Yukarı da modern insânın bilimsel sınıflandırmadaki yerinden ve morfolojik çeşitliliğinden bahsettim, birâz da genetik çeşitliliğinden bahsetmek istiyorum. İnsan Genetik Çeşitliliği: Lewontin'in Yanılgısı (Human Genetic Diversity: Lewontin's Fallacy) 1972 de Richard Lewontin'in İnsan Çeşitliliğinin Oranı (The Apportionment of Human Diversity) adlı makalesine karşı, genetikçi ve evrimsel biyolog, Anthony William Fairbank Edwards tarafından yazılmış, 2003 yılında yayımlanmış bir makaledir. Richard Lewontin, İnsan Çeşitliliğinin Oranı adlı makalesinde, protein çeşitliliği, F indeksi ve kan gruplarından yaptığı ölçümlerle insân alt türlerinin, ırklarının biyoloji de önemi ve yararı olmadığını savunmuştur. Genetikçi Richard Lewontin'in yaptığı hatalardan birisi de, protein çeşitliliğinin, genotip üzerinden değil de, ırk (fenotip) üzerinden ele almasıdır, ki zaten fiziksel antropolojist ve adli antropolojistler, kültürel bir olgu olarak değil, biyolojik bir olgu olarak ele almışlardır. Lewontin, 17 gen üzerinden yaptığı bu çalışma da, popülasyon içi nötr olan genlerin 0,854, ırk içi 0,083 ve ırk arası 0,063 bulmuştur.
Lewontin, yandaki tablo da, ırksal farklılığa (morfoloji, osteoloji ve coğrafî kalıtım) nötr olan genlerin oranını %85, ırksal farklılığa ve morfolojik, coğrafî kalıtıma yol açan genlerin oranını ise %8-6 bulmuştur. Tablo da görülen genetik istatistikler ile morfolojik farklılığın, ırksal ve coğrafî kalıtımın önemsız olduğunu söylemek, elbette genetikçi A.W.F Edwards'ın dediği gibi "yanılgı" veyâhûd "safsata"dır. Popülasyonlar arasında tek bir SNP'in morfolojik farklılıklara yol açtığını gözlemlemek zor değildir. 1972 de yapılan bu çalışma üzerinden gidersek, farklı coğrafyanın kalıtımına sâhip insânlara baktığımızda çalışmanın oldukça kısıtlı ve hatalı olduğunu görürüz. Günümüz fiziksel antropolojisinde cins içerisindeki morfolojik farklılıkları alt tür, çeşit ve alt çeşit olarak ayırmak ve bunu modern genetik ile ilişkilendirmek mümkündür. F indeksi sanıldığının aksine, genetik farklılığı belirlemek için eski bir yöntemdir. Modern genetik de, genetik farklılığı belirlemek için alel frekansları kullanılır. Cins ve tür içerisindeki nötr genlerin çoğunlukta olması, elbette doğaldır. İnsân türü içerisinde F indeksi 0,05 ve 0,15 arasındadır. Alt tür ve çeşitliliği oluşturan, bölgesel adaptasyon ile nokta mutasyona uğramış SNP (single nucleotide polymorphism) ve genlerdir. Bu SNP ve genler insânın fenotipsel farklılığını oluşturmak için yeterlidir. Fiziksel antropolojistler, modern insânın alt türlerini sınıflandırırken, sâdece morfoloji, osteoloji ve bölgesel adaptasyon gibi karakterleri göz önünde bulundurmaz. Fiziksel antropoloji, yapı gereği zaten genetik, popülasyon genetiği ve epigenetik ile doğrudan ilgili bir bilim dalıdır. Dolayısıyla sosyal bilim kategorisinde bile değildir. Aksîne, fiziksel antropolojistler, paleoantropoloji ve genetik kanıtlarla hareket etmelidir. Günümüzde modern genetik çalışmaları, pigmentasyon ve kemik yapısını belirten genleri ve SNP'leri tayîn ederek, insân alt türlerinin, çeşitlerinin ve alt çeşitlerinin varlığını kanıtlamaktadır. Homo sapiens europaeus ile Homo sapiens asiaticus alt türlerinin arasındaki (herhângi bir alt tür ile kıyaslandığında) morfolojik, coğrafî ve genetik farklılıklar söylenebilir. Modern genetik çalışmaları ile insân sınıflandırmasının daha ciddî boyutlarda yapılacağı kanaâtindeyim.
Richard Lewontin, Popülasyon Skalası |
Lewontin, yandaki tablo da, ırksal farklılığa (morfoloji, osteoloji ve coğrafî kalıtım) nötr olan genlerin oranını %85, ırksal farklılığa ve morfolojik, coğrafî kalıtıma yol açan genlerin oranını ise %8-6 bulmuştur. Tablo da görülen genetik istatistikler ile morfolojik farklılığın, ırksal ve coğrafî kalıtımın önemsız olduğunu söylemek, elbette genetikçi A.W.F Edwards'ın dediği gibi "yanılgı" veyâhûd "safsata"dır. Popülasyonlar arasında tek bir SNP'in morfolojik farklılıklara yol açtığını gözlemlemek zor değildir. 1972 de yapılan bu çalışma üzerinden gidersek, farklı coğrafyanın kalıtımına sâhip insânlara baktığımızda çalışmanın oldukça kısıtlı ve hatalı olduğunu görürüz. Günümüz fiziksel antropolojisinde cins içerisindeki morfolojik farklılıkları alt tür, çeşit ve alt çeşit olarak ayırmak ve bunu modern genetik ile ilişkilendirmek mümkündür. F indeksi sanıldığının aksine, genetik farklılığı belirlemek için eski bir yöntemdir. Modern genetik de, genetik farklılığı belirlemek için alel frekansları kullanılır. Cins ve tür içerisindeki nötr genlerin çoğunlukta olması, elbette doğaldır. İnsân türü içerisinde F indeksi 0,05 ve 0,15 arasındadır. Alt tür ve çeşitliliği oluşturan, bölgesel adaptasyon ile nokta mutasyona uğramış SNP (single nucleotide polymorphism) ve genlerdir. Bu SNP ve genler insânın fenotipsel farklılığını oluşturmak için yeterlidir. Fiziksel antropolojistler, modern insânın alt türlerini sınıflandırırken, sâdece morfoloji, osteoloji ve bölgesel adaptasyon gibi karakterleri göz önünde bulundurmaz. Fiziksel antropoloji, yapı gereği zaten genetik, popülasyon genetiği ve epigenetik ile doğrudan ilgili bir bilim dalıdır. Dolayısıyla sosyal bilim kategorisinde bile değildir. Aksîne, fiziksel antropolojistler, paleoantropoloji ve genetik kanıtlarla hareket etmelidir. Günümüzde modern genetik çalışmaları, pigmentasyon ve kemik yapısını belirten genleri ve SNP'leri tayîn ederek, insân alt türlerinin, çeşitlerinin ve alt çeşitlerinin varlığını kanıtlamaktadır. Homo sapiens europaeus ile Homo sapiens asiaticus alt türlerinin arasındaki (herhângi bir alt tür ile kıyaslandığında) morfolojik, coğrafî ve genetik farklılıklar söylenebilir. Modern genetik çalışmaları ile insân sınıflandırmasının daha ciddî boyutlarda yapılacağı kanaâtindeyim.
Ömer Faruk BEKŞEN
Kaynakça
1- Coon, C. S. "The Races of Europe" New York: Macmillan, 1939.
2- Cuvier, B. G. "Le Régne Animal" New York: Kraus Reprint Co. 1969
2- Cuvier, B. G. "Le Régne Animal" New York: Kraus Reprint Co. 1969
3- Eickstedt, E. F. V. " Rassenkunde und Rassengeschichte der Menschhei" Stuttgart: Fernidand Enke. 1934.
4- Eickstedt, E. F. V. "Raciology and Racial History of Mankind" 1934.
5- Edwards A.W.F. "Human Genetic Diversity: Lewontin's Fallacy" BioEssays 2003
6- Gould, S. J. "The Mismeasure Man" New York: W. W. Norton 1981
7- Lewontin, R. C. "The Apportionment of Human Diversty" Evolutionary Biology 1972
8- Linné, C. "Systema Naturae" London: Printed for Lackington, Allen & Co. 1806
5- Edwards A.W.F. "Human Genetic Diversity: Lewontin's Fallacy" BioEssays 2003
6- Gould, S. J. "The Mismeasure Man" New York: W. W. Norton 1981
7- Lewontin, R. C. "The Apportionment of Human Diversty" Evolutionary Biology 1972
8- Linné, C. "Systema Naturae" London: Printed for Lackington, Allen & Co. 1806